Semih Şentürk: Attım işte anneciğim 24 Haziran 2008
**semih şentürk'ün annesi **
Euro 2008'de attığı gollerle büyük alkış alan Semih Şentürk HÜRRİYET SPOR'A konuştu. İşte Semih'in açıklamaları:
Futbolcu annelerinin oynadığı reklam filmi... Rabiye Şentürk: "Oğlum diye söylemiyorum, atarsa benim oğlum atar" Semih Şentürk: Attım işte anneciğim Annemi mahçup etmedim ya ona seviniyorum. Annemin o reklamdaki sözleri beni inanılmaz motive etti. Topla her buluşmamda "Atarsa oğlum atar" sözü kulaklarımda çınladı. - Türk spor kamuoyunun sana gereken değeri verdiğine inanıyor musun? - Elbette inanıyorum en azından inanmak istiyorum. Ama ilk 11'de başladığım karşılaşmalarda bir şansızlık oluyor. Sanki iyi oynayamadım gibi gözüküyor. Oysa takım halinde kötü oynadığımızda benim çok fazla yapacak birşeyim kalmıyor. Sonradan girdiğim karşılaşmalarda gol atınca "Nöbetçi Golcü" diyorlar. Oysa dikkat edin takım mağlupken ya da gol atması gerekirken oyuna alındığımda oyun sistemi de tam benim istediğim gibi oluyor. Ben çalıp atıp adam geçip tek başına pozisyon yaratan bir futbolcu değilim. İlk 11'de genelde benden hep bu beklendi. Takımımın gol yedikten sonra ortaya koyduğu oyun sistemi olsa, ilk 11'de başladığım her karşılaşmada da gol atarım. - Nöbetçi golcü denmesinden hoşlanmıyor musun? - Asla... ilk 11'de olsa, yedek de olsa oynadığım her karşılaşmada golü ve takımımı düşünürüm. Kısmetimde hep yedek başlamak olduğundan, oyuna girersem ne yapacağımı düşünürüm. Oyunu ve rakibi iyi izleyip girersem ne yapıp ne yapamayacağımı planlarım. Oyuna girdiğim de de çoğunlukla başarılı olup gol attığımdan bana nöbetçi golcü denmesini yadırgamıyorum. Ama ben oynadığım her takımın daimi golcüsü olmayı yeğlerdim doğrusu - Yani oyuna ilk 11'de başlamamak seni etkilemiyor mu? - İster ilk 11'de başlayayım, ister sonradan gireyim, ben hep diri oynuyorum, hep en iyisini yapmaya gayret ediyorum. Her futbolcu gibi ben de yedek kalmaktan hoşlanmıyorum ama bunu sorun da etmemeye çalışıyorum. Yedek kaldığımda içim buruk olmuyor desem yalan olur. - Sonradan oyuna girince daha faydalı olduğunu düşünenler var ama? - Türkiye’de futbol oynamak gerçekten çok kolay değil. Hele duygusalsanız işiniz çok zor demektir. Düşünsenize herkesin çok iyi bildiği bir işi yapıyorsunuz. Tıpkı siyaset gibi, gazetecilik gibi, TV eleştirmenliği gibi. Bunun pisikolojisini iyi yönetemezseniz çok yara alırsınız. Bu yüzden kimin ne düşündüğünü çok fazla önemsemeden işimi yapmaya gayret ediyorum. Aslında oyuna sonradan girmek çok daha zordur. Hem fiziksel hem de pisikolojik açıdan... herşeyden önce tam anlamıyla ısınmadan oyuna girmek durumunda kalıyorsunuz. Oyuna tam anlamıyla konsantre olamadan bir beklentiyi karşılamak için oyuna girmek çok zordur. Yedekten girince iyi ısınamıyorum ve tam anlamıyla motive olamıyorum. Ancak Maçı iyi takip etmem bana yardımcı oluyor. Dolayısıyla ben hep zoru başarmaya çalışıyorum, herşeye rağmen oyuna sonradan girdiğim karşılaşmaların bir çoğunda gol atıyorum ve skoru değiştiriyorum. - Gol atınca baş tacı edilmek, atmayınca eleştirilmek nasıl bir duygu? - Dedim ya bu işin akışı böyle ne yazık ki. Milli Takım kadrosu açıklandığında, "Semih'in ne işi var bu kadroda?" diyenler oldu. Bu beni çok kırdı. 23 kişilik kadrodan Semih çıkarılsın diyenler de oldu... Ama şimdi aynı kişiler beni kahraman ilan ediyorlar. İkisi de yanlış bence... Eleştirinin bir düzeyi olmalı, eleştiri bir katma değer yaratıyorsa güzeldir, aksi taktirde hakaretin kibarcası oluyor maalesef... Ancak benim en sevdiğim özelliğim, kasıtlı eleştirilere kulak asmadan işimi yapmaya çalışmam. - Türk Futbol tarihinin en önemli karşılaşmasında yine oyuna sonradan girip, 70 milyonu çılgına çeviren o muhteşem golü attın ve tarihe geçtin neler hissediyorsun? - Tarif etmem imkansız. Golü attığım an, hem profesyonel bir futbolcu gibi, hem de bir taraftar gibi sevindim. Karışık ama harika bir duyguydu. Torunlarıma anlatacak en önemli anılarımdan biri oldu kuşkusuz. Bana bu fırsatı veren hocama da teşekkür etmeliyim. Böylesine büyük bir turnuvada kadroda olmak aynı takımda olmak anlatılamayacak kadar güzel bir duygu. - Golden sonra o sus işaretini kime ve niye yaptın? - İki dakika önce gol yemiştik. Ben ve takım arkadaşlarım adeta şoke olduk, taraftarlarımız da... Klasniç'in golünden sonra statta daha çok taraftarı olan Hırvatlar sanki şampiyon olmuşlar gibi sevinç gösterisi yapmışlardı. Golden sonra sürekli ıslık altında bir dakika geçirdik. Ben golü attığımda Hırvat taraftarlar hala sevinç gösterileri yapıyorlardı, büyük bir bölümü gol olduğunu bile anlamamışlardı, bu yüzden o sus işaretini yaptım. Son sözü yine biz söylemiştik çünkü... - Bu turnuvada seni en çok etkileyen şey ne oldu? - Abi en çok neye sevindim biliyor musun? Annemi mahçup etmedim ya ona seviniyorum. Annemin o reklamdaki sözleri beni inanılmaz motive etti. Her karşılaşmada oyuna başlarken , ısınırken annemin "Oğlum diye söylemiyorum, atarsa benim oğlum atar" sözleri sürekli aklımdaydı. Topla her buluşmamda "Atarsa oğlum atar" sözü kulaklarımda çınladı.